“Bir karı zuhur edivermişti. Çarşaflı bir karı. Kocaman kocaman siyah gözleri var. Dünya ve ahret hemşiremiz olsun! Siyah bayrağı çekmiş mi efendim, siyah bayrakları… Umum karı milletini de bir güzel başına toplamış… “Adalet!” diye bağırıyor, “Müsavat” diye bağırıyor. Karı feryat ediyor, nemize lazım, korkmadan feryat ediyor. Karı bile karılığıyla feryat ederse… Yazık bizim erkekliğimize…” [AAKA-519: Kemal Tahir-Bir Mülkiyet Kalesi 2009,(s.307)]
“İstanbul’da da bir karı türemiş. Düşman memleketi basılınca, biz erkekler girecek delik aradıktı. Karı, karşılığı ile bayraklar yaptırmış. Osmanlı sancakları ama, bezi kırmızı değil… Siyah bez üzerine bayraklar! “Yüzümüzün karası bayrağa vurdu” demek mi istedi, yoksa “Biz bu lekeyi bir gün temizleriz mi?” demek istedi. Elbet bir manası olacak. Düşman bile üzerine varamadı. Meydanda feryat etmiş: “Hey erkekler, nerdesiniz? Vatanı, milleti kime bıraktınız diyerek…
“Demek, Sultanahmet meydanına kara bayraklarla çıkıp koca Dersaadet’i velveleye veren hatun, Yayalar köylüyü şaşırtan aynı hatundu.. Karı bir orduya bedeldi vesselam!” [AAKA-519: Kemal Tahir-Bir Mülkiyet Kalesi 2009,(s.336)]
-Çerkez süvarileri gibi… Kadın değildi canım! Bir orduydu. Görürsün, Yunan’a çok işler açar o, benim gördüğüm kadın! Kitap yazıyormuş! Şu devri hayırlısıyla atlatalım. İstanbul’a gideceğim. On lira olsa, kitaplarından birisini alacağım. Okurum da aklım açılır.” [AAKA-519: Kemal Tahir-Bir Mülkiyet Kalesi 2009,(s.344)]