Şimdi bu “ilham perisi” var ya, kiminin aklına fikirlerle/yazılarla/çizimlerle geliyor, iyi de bu zarif Peri Hanımefendi geldiğinde onu nasıl karşılayacağız?
Peki, kitaplarla dolu bir kafede karşımıza çıkarsa ne yapacağız?
İşte bendeniz GEZTÜS bu olayı layıkıyla çözdüm.
Caddebostan’daki BOOKS & COFFEE’ye girdiğimde rafları geziyordum ki bir baktım karşımda iki zat: BEYAZ DEFTER & SİYAH DEFTER
Hemen kendimi tanıttım:
GEZTÜS: “Efendim MERHABA, nam-ı diyar “PÜFÜS” avcısı ve gözüpek seyyah, değişik tatlardan vazgeçemeyeceği kadar midesine düşkün, Latince aşığı, yeni yerleri keşfetmeye can atacak kadar da maceracı…
Bir “tabula rasa” durumuyla karşılaştınız mı hiç?”
BEYAZ DEFTER: “Merhaba Geztüs!! Memnun oldum!”
SİYAH DEFTER: “Merhaba Geztüs!! Ben de memnun oldum. Yanlız nedir bu tabula rasa durumu??”
GEZTÜS: “Arkadaşlar, Latince’de “tabula rasa”, “boş tahta” demektir. Yani doldurulmaya hazır, hem de dünya kadar bilgiyle…”
BEYAZ DEFTER: “Amma yaptın ve Geztüs biz Orhan Veli ve Aysel Gürel yadigarlarıyız.”
GEZTÜS: “Nasıl yani??”
SİYAH DEFTER: “Ben sana Orhan Veli’yi anlatayım, en iyi dostum BEYAZ DEFTER de Aysel Gürel’i anlatsın. Bak şimdi en büyük Türk şairlerimizden Orhan Veli Kanık yaşarken, ilham perisi ona sık sık ve olabilecek her yerde görünürmüş ve peri kaçmasın diye de yanında bizim gibi not defterlerinden taşırmış. En iyi şiirlerinin bize bu yolla ulaştığını da belirtmek lazım.”
BEYAZ DEFTER: “Aynen Aysel Gürel gibi, o da güftelerini yazarken aynı şekilde bulduğu en ufak kağıtlara dahi yazarmış ve imkanı olduğu zamanlarda da not defteri kullanırmış.”
GEZTÜS: “Anlaşıldı, o yüzden BOOKS & COFFEE sizin gibi küçük defterleri insanları not almaya teşvik etmek için çok da ekonomik bir fiyata satıyor. Ne kadar güzel bir PÜFÜS bu.”
BEYAZ DEFTER: “Püfüs nedir yahu?”
GEZTÜS: “Sizin gibi hizmet eden işletmelerde akılda kalıcı/yaratıcı/sempatik ağırlama/hizmet fikirlerine PÜFÜS denir.
SİYAH DEFTER: “Yaşasın yepyeni fikirlereeee….”
BEYAZ DEFTER: “Yaşasın yenilikçi düşüncelereeee…”