Pia Mater
Şimdi bir yazar düşünün, hem bilim tutkunu ve üniversite araştırma görevlisi hem de çok sıkı bir gerilim romancısı, öyle bir konuyu kaleme alıyor ki her ne kadar hikayenin her tarafına bir sürü birbirinden vurucu ve ilginç ve oldukça ayrıntılı bilimsel bilgiler serpiştirmiş olsa da bunlar bir okuyucu olarak sizin nöronlarınızdan hücrelerinize kadar gittikçe artan bir heyecan içerisinde kitabın geriliminden uzaklaşmanızı sağlamıyor. Hatta sonra ne olacak sorularıyla kendinizi bir mıknatıs gibi daha da konunun derinliklerine çekilmiş hissediyorsunuz. Sonra hiç tahmin etmediğiniz olaylar arka arkaya olmaya başlayınca kafanızda soru işaretleriyle kitabı bitiriyorsunuz ve koltuğunuzda arkanıza dayanıp kendi kendinize ‘’Hmm’’ diyorsunuz.
Daha önce bu kadar bilimden bahsedilen bir roman okuduğumu hatırlamıyorum, bu açıdan bile okunması gerekli diye düşünüyorum. Kitabın bilimsel bilgilerinin altlarını çizmekten bir tane fosforlu kalemim kendini feda bile etti.
Ayrıca yazar romanının içine hem kendi görüşlerini hem de dünyanın çeşitli çok değerli düşünür ve yazarlarından bir çok alıntı da yerleştirmiş. Bunlar da kişiyi ayrıca düşüncelere sevk ediyor. Birkaç örnek vereyim: *Hani Leonard Cohen’in bir lafı vardır. Çatlaklar kutsaldır, çünkü ışığı içeri sızdırırlar diye. *Biliyorsun, kitabımın sonunu bir türlü getiremiyorum. Sanırım Paris’teki aşk kokusuna ihtyacım var. “Kelimeler, onlara yaptırmak istediğiniz işleri her zaman beceremezler. O yüzden müzik vardır. Kelimelerin boşa çıktığı zamanlar için. (Patrick Rothfuss) *Kim, sana “Sen benim sağ kolumsun” derse, ilk yapman gereken bu kişinin solak olup olmadığını kontrol etmek olsun. *Dünyanın bütün nimetler elinde bile olsa, onları tadabilecek bir ruh gerekir. Çünkü bizi mutlu eden; bir şeyin sahibi olmak değil, tadına varabilmektir. (Montaigne)
#alperalmelekkitapönerileri #alperalmelek #serkankaraismailoğlu #kitap #edebiyat #edebiyatklubu