“Kızla annesinin öpüşerek selamlaştıktan sonra kollarını birbirine dolamış halde kendisine doğru yürüyüşlerini gördü zihninde beliren resimde. Halbuki kendi dünyasındaki ana babalarla çocuklar sevgilerini böyle göstermezdi.” [AAKA-1051: Jack London-Martin Eden, T.İş Bankası Yayınları-2014 (s17)]
“Kıza duyduğu arzunun kendisini hissizleştirip donuklaştıran ve canını acıtan bir huzursuzluğa bürünüp aklını karıştırdığının farkına varmak” [AAKA-1051: Jack London-Martin Eden, T.İş Bankası Yayınları-2014 (s18)]
“Sadece bazı başarılarla kazanamazdı Ruth’u. Her şeyini değiştirmeli, dişlerini bile fırçalamalı, hatta özgürlüğünden vazgeçmiş gibi hissetmesine neden olsa da kolalı yaka takmalıydı.” [AAKA-1051: Jack London-Martin Eden, T.İş Bankası Yayınları-2014 (s44)]
“Bu ayaktakımının içinden nasıl çıkıp ona yaraşır biri haline gelebilirdi? Kendisinin de işçi sınıfına mensup olmasının daha da ağırlaştırdığı bu sorun, karabasan gibi çöktü üzerine. Her şey onu aşağı çekmeye çalışıyordu.” [AAKA-1051: Jack London-Martin Eden, T.İş Bankası Yayınları-2014 (s51)]
“O bankayla işi olanların sınıfına mensuptu. Oysa kendisi hayatta hiçbir bankanın içine girmiş değildi ve bu tür kurumlara sadece çok zengin ve çok güçlü insanların girip çıktığını düşünürdü. Bir ahlaki devrim sürecindeydi. Ruth’un saflık ve temizliği onu da etkilemişti ve varlığının en derinlerinden temizlenme ihtiyacını seslendiren bir çığlık yükseliyordu. Ruth ile aynı havayı solumaya layık olacaksa, temizlenmesi gerekiyordu zaten. Dişlerini temizliyordu. Bir eczanenin vitrininde tırnak fırçası görüp bunun ne işe yaradığını aklına getirene kadar mutfaklarda kullanılan tahta fırçayla ellerini fırçaladı. Fırçayı alırken eczacı tırnaklarına bakıp bir de tırnak törpüsü kullanmasını tavsiye edince bir başka kişisel bakım aletine daha sahip oldu.” [AAKA-1051: Jack London-Martin Eden, T.İş Bankası Yayınları-2014 (s56-57)]
“Artık bu konulara duyarlı olduğu için, işçi sınıfına mensup insanların pantolonlarının çuval gibi bollaşmış dizleriyle üst tabakanın pantolonlarının dizden ayağa dümdüz inen keskin çizgisi arasındaki farkı hemen görüyordu.” [AAKA-1051: Jack London-Martin Eden, T.İş Bankası Yayınları-2014 (s57)]
“Yıllardır uzun saatler boyunca makinede çalışıyor. İnsanın bedeni gençken yumuşak olur, ama ağır işlerde çalışmak, o işlerin doğası gereği, insanın bedenini macun gibi şekillendirir. Sokakta rastladığım işçi sınıfına mensup adamların çoğunun ne iş yaptığını bir bakışta söyleyebilirim. Bana bakın. Neden böyle yalpalaya yalpalaya yürüyorum? Denizde geçirdiğim yıllar yüzünden. Aynı yılları sığır güderek geçirseydim, genç ve esnek bedenimle şimdi yalpalamayacaktım, ama bu sefer de çarpık bacaklı olacaktım. O kız da aynı. Ancak sert olarak tanımlayabileceğim gözlerini gördünüz. Hiç kimse tarafından korunup kollanmamış.” [AAKA-1051: Jack London-Martin Eden, T.İş Bankası Yayınları-2014 (s121)]
“Alt sınıftan gelme Martin, gençlerin ve deneyimsizlerin birbirlerini temasla elde etmelerinde sorun yok düşüncesine sahipti, ama üst sınıflardaki yüce şahsiyetlerin de aşklarını böyle yaşaması, akla bile getirilemeyecek bir şeydi ona göre. Romanlar bu konuda yanılıyordu demek. İşçi sınıfından kızlarda sonuca götüren sarılmalar, sessiz okşamalar, üst sınıf kızlarında da etkili oluyordu. Hepsi aynı etten yapılmıştı ne de olsa, dış görünüşleri dışında hepsi birbirinin aynıydı; Spencer’ı hatırlayabilseydi, bunu kendi başına da bilebilirdi.” [AAKA-1051: Jack London-Martin Eden, T.İş Bankası Yayınları-2014 (s209)]
“Halbuki düşünsene, bir zamanlar bütün masumiyetimle yüksek makamlarda oturan, güzel evlerde yaşayan, banka hesabı olan eğitimli insanların ne kadar değerli olduklarına inanırdım.” [AAKA-1051: Jack London-Martin Eden, T.İş Bankası Yayınları-2014 (s379)]