“Çünkü insan yalan söylerken sık rastlanmayan veya inanılmaz, yani çok ters, hiç olmamış bir şey söylüyor ve bunu başarıyla anlatmak becerisini gösteriyorsa yalan çok daha inandırıcı oluyor.” [AAKA-890: Dostoyevski – Budala, Can Yayınları – 2004,(s.348)]
“Ama yine de Prens onun haz duyarak, hatta zevkten kendinden geçercesine yalan söyleyenlerden, ama duydukları zevkin doruğundayken bile söylediklerine karşısındakilerin inanmadığından, inanamadığından kuşku duyanlardan olduğunu hissediyordu.” [AAKA-890: Dostoyevski – Budala, Can Yayınları – 2004,(s.638)]