“Yaratıcılığı genelde, ya hep-ya hiç tarzında düşünürüz. Zihinsel yapınız gereği ya yaratıcısınız, ya da değilsiniz. Oysa gerçeğin bununla alakası yok. Yaratıcılık öğretilebilir. O da herhangi bir kasımız gibidir. Dikkat veya otokontrol gibi yaratıcılık da egzersizle gelişir, kullanımla, odaklanmayla, eğitimle ve motivasyonla güçlenir. Hatta yapılan araştırmalar, yaratıcılığın akışkan olduğunu ve egzersizle insanların yaratıcılığının arttığını göstermektedir. Eğer hayal gücünüzü geliştirebileceğinizi düşünüyorsanız, hayal gücüne dayalı uğraşlarda gitgide daha iyi olacaksınız. (İşte görüyorsunuz yine kesin bir motivasyon ihtiyacı söz konusu.) En iyileri kadar yaratıcı olabileceğinize inanmak ve yaratıcılığın temel bileşenlerini öğrenmek, hem düşünme ve karar alma becerilerinizi geliştirmek….” [Mastermind, Sherlock Holmes Gibi Düşünmek, Maria Konnikova, BKZ Yayıncılık, 2015, s.2]
*Holmes’u Holmes yapan, onu bütün dedektiflerden, müfettişlerden ve benzeri sivilllerden üstün kılan şey, doğrudal olmayanla ilgilenme, farazi olana kucak açıp, beyninde varsayımlara da yer verme isteğidir. Yaratıcı düşünce ve hayali düşünme kapasitesidir. [Mastermind, Sherlock Holmes Gibi Düşünmek, Maria Konnikova, BKZ Yayıncılık, 2015, s.2]
*Öte yandan yaratıcılık, yenilik gerektirir. Hayal gücü, yeni olasılıklar, var olmayan ihtimaller, olmayan bir şeyi varmış gibi Kabul etme, öğelerin yeni yollarla tekrar combine edilmesi demektir. Denenmemişle ilgilidir. Ve denenmemiş olan da belirsizdir. Korkutucudur. Bizi ne kadar korkuttuğunu fark etmesek bile korkutucudur. Potansiyel olarak da utanç vericidir (sonuçta hiçbir zaman başarı garantisi yoktur.) [Mastermind, Sherlock Holmes Gibi Düşünmek, Maria Konnikova, BKZ Yayıncılık, 2015, s.2]
*Yeni araştırmalar, tıpkı ırkçılık ya da fobiyle ilgili vakalarda olduğu gibi yaratıcı fikirlere karşı da bilinçli önyargılar taşıyabileceğimizi öner sürüyor. [Mastermind, Sherlock Holmes Gibi Düşünmek, Maria Konnikova, BKZ Yayıncılık, 2015, s.2]