Bu da gayet mantıklı kökleri olan bir sözcük. Öncelikle sayılara bakalım. Ahtapotun kaç kolu vardır: 8. O halde önce sekizi bir Almancaya çevirelim: ‘acht’. Ya da Latince’deki ‘octo’. Yanına da ayağı ilave ettik mi, işimiz bitiyor. ‘Pod’ ayak anlamına gelir. ...
Anlamıyla bütünleşiyor ve sarhoşluğa iyimser bir bakış açısı getiriyor. Farsça kökü ‘sar, ser’ yani baş kafa sözcüğünden oluşmakta. Haliyle ‘hoş’ da iyi, güzel anlamına gelir. Yani ‘sarhoş’ dediğimizde kafası iyi, kafası güzel anlamına geliyor. Aklıma Ömer Hayyam’ın rubaileri geldi. Bir ...
Sözcüğün kendi kökeni tehlike arz ediyor. Farsçadan gelen ‘can’ ve ‘baz’ sözcükleri birleşince ‘cambaz’ oluşmuş. Anlamı da: canı ile oynayan. İpin üstündeki adam canı ile oıynadığı için ona ‘cambaz’ diyoruz. Acaba o bunu biliyor mu? [www.emoji.com.tr]
Istılahat Lugati’de (Tıngır & Sinapian, 1892) Kanguru’nun ‘Kangourou’ olarak Fransızcadan alınarak şu anlamı ifade edilir. Hayvanatı mekiseden (keselilerden) Avustralya’ya mahsus kanguru.” İngilizce’deki ilk kullanımı da Kaşif James Cook’un Avustralya gezisinden dolayıdır: ‘kangaroo’. [www.nisanyansozluk.com]
Ahmet Rasim, ‘Şehir Mektupları’ (1898) eserinde şöyle der: “Avrupalı bir şarlatan doktor yok mu?” Fransızcada ‘charlatan’ çok konuşan, sahtekar demek. İtalyancada ‘ciarlatano’ ve ‘ciarlare’ gürültülü konuşmak demek. [www.nisanyansozluk.com] O halde şöyle diyebilir miyiz? Çok konuşan ve yüksek sesle konuşanın ‘şarlatan’ olma ...
Soru sıfatı olarak kullanılır. Tarih-i Selaniki’de (Selanikli Mustafa Ef., 1600) “ne-asl kimsesin, yaberün nedür?” diye sorulur. Kimlerdensin? Aslın nedir? Soyun sopun ne? Thesaurus’da ise (Meninski, 1680) “Ne asl: Qualis, quomodo. vulg. nasıl. Bu ne asl harekettür?” diye sorulur. Daha önce ...
Arapça’da ‘şu’ba’nın iki ayrı anlamı vardır. 1) Ağaç dalı. 2) Bölüm, kısım, departman, bir gövdenin bölündüğü kısımlar. Bir bankanın şubelerinin ağaç dallarına benzetilmesi bana çok yerinde bir benzetme olarak geldi. Bir şirketi geniş büyük bir ağaç olarak hayal edersek her ...
Arapçada ‘şuhra’ belirme, öne çıkma tanınma anlamına gelir. Arapça sözcük ‘şahara’ belirdi fiilinin masdarıdır. Tarihteki en eski kaynak: Tezkiret-ül Evliya (1341): “İbrahim şöhret korkısından yüz beriyyeye duttı.” [www.etimolojiturkce.com]
Arapçada ‘şab’iyya’ tıka basa yeme, fazlasıyla doyma anlamına geliyor. Şöbiyet de baklavaya benzeyen bir tür tatlıdır. Düşününce gerçekten de bir dilimi bile insanı doymaya yetecek kadar içinde şeker olan bir tatlı olduğunu, kök anlamıyla arasında bir çağrışım olduğunu düşünmek olası. [www.etimolojiturkce.com]
Arapça ‘şrk’ kökünden gelen ‘şirka’ ortaklık sözcüğünden alıntıdır. [www.etimolojiturkce.com]