Dostluk Mantrası, her tür meditasyon & yoga yapanlara ithafımdır!
Taaa 1992 yılında (21 yaşındayken), Sonoma State Üniversitesi’nde (California) Opera Şarkıcılığı okurken, nispeten mesafe çok uzak olmadığı için amcam Erol’u ziyarete Vancouver’a (Kanada) gitmiştim. Amcam da bana bir meditasyon seansına katılmak isteyip istemeyeceğimi sorunca heyecanla kabul ettim. Daha önce hiç meditasyon yapmamıştım. Amcam da her gün yapmayı alışkanlık haline getirmişti. Birlikte bir otelin birinci katında bulunan ve dışarıdan bir otel odası gibi duran ama içeri girince kendinizi büyükçe boş bir salonda bulduğunuz bir yere girdik. İçeride farklı milletlerden herhalde 100 civarı insan vardı. Bir kısmı yerde bağdaş kurmuşlar bir kısmı da iskemlelere oturmuşlardı.
O sırada topluluğun lideri (gurusu) büyük ekranlı bir televizyonu açtı ve bu sefer kendimizi Hindistan’ın büyük bir tapınağının içinde bulduk. O tapınakta yüzlerce kişi vardı. Aynı zamanda gruba otantik enstrumanlardan oluşan bir orkestra eşlik ediyordu. Bizi gurumuz tapınaktaki gruba katılmamıza ve onlarla beraber şarkı söylememize davet etti. Tapınakta iki ayrı melodi söyleniyordu. Önce oranın gurusu konumundaki bir kadın solist “On nema shvaya” adlı ‘Mantra’nın’ birinci melodisini seslendiriyordu ve tüm grup (yüzlerce kişi) farklı bir melodiyle “On nema shvaya” diye cevap veriyordu. Bir nevi soru cevap gibiydi. Biz her ne kadar tek melodiyi (cevabı) seslendirsek de birinci melodi okunduğunda insanın içinden ikincisini söylemek geliyordu, adeta buna itiliyordunuz (müziğin akıl almaz gücü diyelim) ikinciyi söylediğinizde de birinciyi söyleme arzusu doğuyordu.
Bizim oteldeki gurunun bu yaptığımız meditasyon seansının başında “Our meditation will take 15 minutes (Meditasyonumuz 15 dakika sürecek)” dediğini hatırlıyorum. Nitekim gözlerimi kapatmış mantraya kendimi kaptırıp başka diyarlara gitmiştim. Yalnızca bana belki 15 dakikayı biraz geçmişiz gibi gelmişti o kadar, onu da umursamamıştım zaten!
Nitekim sona erip de herkes keyifli rüyalarla dolu bir uykudan uyanmışçasına gözlerini açıp etrafı tekrar algılamaya başlarken ben de saatime baktım. Aman Allahım, ne göreyim!! Meğerse 50 dakika geçmişmiş! Gurumuzun 15 anlamına gelen ‘Fifteen’ kelimesini yanlış duymuşum, meğersem 50 anlamına gelen ‘Fifty’ demiş! Ben kendimi meditasyona öyle bir kaptırmışım ki 15 ile 50 dakika arasındaki farkı bile anlamamışım, düşünün yani 3 katından bile fazla. İnanılmaz değil mi!? O kadar kaptırmışım kendimi meditasyona.
Bu olaydan çok fazla yıl geçmeden ‘Dostluk Mantası’nı yazdım. Aynı mantıktan yola çıkarak ama bir Hint melodisi yerine alaturka esinlenmesiyle. Kullandığım enstrumanlar yine otantikti ama Hint değil Türk Musikisi enstrumanlarıydılar, özellikle de Ney!
Yine aynı soru-cevap mantığını kullandım; sevgili Işık Tolgay solistimiz olarak bize bir melodiyle mesajı iletiyor, biz koro olarak ona başka bir melodiyle cevap veriyorduk. Meditasyondaki sonsuzluk hissini verebilmek için de Dostluk Mantrası’nı 7 kez tekrar ettik. Stüdyoda yaptığımız kaydı görmeliydiniz! Bir huşu içerisinde kendimizden geçmiştik. İnanılmaz bir deneyimdi. Hepimiz grup arkadaşı da olduğumuzdan Dostluk Mantrası’nın sözlerini içimizde de hissediyorduk.
Bir umut sarar dostluk gemisinde
Birlikte olmanın verdiği sevinçle
Bizleri bu zor hayat denizinde
Dikenleri geçip koşmak o öte sevince
Güfte & Beste: Alper Almelek
Zeynep Altinel
Ekim 2018 at 22:06
Efendim sesiniz alaturkaya cok yakismis👌
alperalmelek
Ekim 2018 at 00:47
Sağolun amma velakin o ses bana ait değil…Işık Tolgay’ın sesidir. Parçaların altındaki künye bilgilerinde belirtilmişdir efendim 🙂 Yine de çok teşekkür ederim :))