Eski çağlarda yaşayan insanlar değerli madeni taşlardan çok yaratıcı kullanımlar ortaya çıkarmışlardır. Yalnızca madeni olarak değerli olan taşları bulmakla kalmamışlar, bir yandan da onların süs olarak kullanımlarının yanı sıra terapik özelliklerini de bulmuşlar ve bundan bir fayda sağlamışlardır. Ametist’in Ametist adı almasının sebebi de bundan kaynaklanır. Yunanlıların inanışına göre bu mor renkli ve içinde birçok quartz çeşidi olan bu taş, sahibini kötülüklerden koruyordu. Bu nedenle bu taşa Yunanlılar amethystos’tan gelen amethyst adını verdiler. Amethystos sözcüğünün anlamı ‘non intoxicating demektir. Aristo’nun anlattığı bir hikayeye göre Ametist Dionisos’tan (Şarap Tanrısı) korunmak için Artemis’ten yardım isteyen güzeller güzeli bir periydi. Artemis de bu güzel perinin ricasını kıramayarak korunabilmesi için onu değerli bir taşa çevirdi ve Dionisos’ta periye olan aşkının onuruna taşa şarap yapımında kullanılan üzümlerin mor rengini verdi.
Ametistin rengi değişik tonlara bürünse de her zaman için bu tonlar mor ve mavimsi mor arası gelip gider. Ortaçağ boyunca bu taşın güzelliği konuşulmuştur güzelliği nice şiirlere ilham vermiştir.
(Merriem-Webster)