Başta hemen dikkati çekiyor? Yani diyorsunuz, ben Türk müyüm? Türküm. Aklım var mı? Var. Peki nasıl çalışıyor bu meret? İşte bunu anlatan bir kitap. Üstelik de tüm avantaj ve dezavantajlarımı da anlatacakmış. Kendimi tanırsam daha iyi tanıtır mıyım? Karşımdakini bilirsem ona olan davranışım değişir mi? Bir de yahu nereden geliyor bu garipliklerim? Bunun bir de tarihçesi mi var? İşte bu merakla alıyorsunuz elinize kitabı ve başlıyorsunuz aynanın analizlerini okumaya…
Kitapta bazı bulgular var ki, belki genelimize uygun olsa da (bilimsel kaynaklara dayanarak yazıldığına göre doğruluklarını sorgulamadan) insanı düşündürtüyor. Mesela:
‘’Bizden’’ olana ne kadar yakın, hoşgörülü ve korumacıysak, ‘’bizden olmayan’’a o kadar temkinli, şüpheci, hatta kavgacı yaklaşırız.’’
Yukarıdaki bu cümle ile ilgili ciddi bir kuşkunuz varsa bile, aşağıdaki istatistik bir anda sizi şaşırtıyor ve ufkunuza yeni bir perspektif açıyor:
‘’Organ bağışı sıralamasında Türkiye dünya ülkeleri arasında en gerilerde yer alırken (%6.8), organların aile ve yakınlara verildiği canlı organ bağışında açık ara ilk sıradadır. (%45.4).’’
‘Ayna’ görevi gören bu kitabı okumanızı öneririm.