Şalom Gazetesi’nin bana analizlerim için imkan vermesine çok seviniyorum. Bu yaptığım o kadar keyifli bir şey ki! Hikayeleri/Romanları okuyup onları başkalarına nasıl sevdirebilirim’in altını doldurmaya çalışıyorum. Her yazarın hayali kurgularının içinde dünyaya vermek istediği evrensel mesajlar var. Bir yazar bu mesajları aktarabilmek için uydurma karakterler yaratıyor. Bunlar siz gibi ben gibi etten ruhtan insanlar ve aslında onlarda ayna efektiyle kendimizi görerek, karakterleriyle özdeşleşerek ve paralel hayatlar yaratarak kendimizi de o hikayenin içinde kaybediyoruz. O kadar harika bir deneyim ki bu! O hikayenin içinde yazarla beraber karakterlerin verdikleri mesajlara odaklanıyoruz. Bazen bizi çok sevindiriyorlar, bazen gözyaşı döktürecek kadar hüzünlendiriyorlar bazen de şok ediyorlar. Bu hikayelere/romanlara dokunurken amacım aslında onları eleştirmek değil. Bu benim işim de değil. Ben bir rehberim yalnızca. Nasıl Topkapı Sarayı’nı gezdirirken, falanca salonda filancanın hediyesi olan bir sanat eserini gösteriyorsa ben de bir hikaye/romandaki çok değerli mesajları iletmeye çalışıyorum ki okuyucu etkilenerek o eseri alsın ve okusun ve o da bu sanatsal besinden doya doya yesin ve o da belki bir başkasını yönlendirsin aynı şekilde.