“Reisin bir şahmeranınınki gibi kırpmadan kendisini izleyen ve ele geçiren siyah, cam gibi, kararlı gözlerinden büyülendi. Gözlerin derinliklerinde aynı zamanda babacan bir şefkat ve yakarış da gördü.” [AAKA-1741: Atını Sürüp Giden Kadın, Atını Sürüp Giden Kadın, D. H. Lawrence, Can Sanat Yayınları, 2016, (s.96]
“Ancak, ona dalıp giden siyah gözlerin derinliklerinde korkunç derecede gaddar ve acımasız olan bir şey vardı. Kadının baktığını hissetliklerinde bunu bir gülümsemeyle örterlerdi, derhal. Ama kadın bunu görmüştü.” [AAKA-1741: Atını Sürüp Giden Kadın, Atını Sürüp Giden Kadın, D. H. Lawrence, Can Sanat Yayınları, 2016, (s.87)]
“Çok nazik ve düşünceli görünüyordu ve yüzünde ve siyah gözlerinde kadını biraz korkutan ilginç bir zafer ve coşku ifadesi vardı.” [AAKA-1741: Atını Sürüp Giden Kadın, Atını Sürüp Giden Kadın, D. H. Lawrence, Can Sanat Yayınları, 2016, (s.85)]
“Yaşlı reis veya büyücü doktorun, her neyse, ağzı etrafında birkaç seyrek kırlaşmış kıl olan koyu bronz, derin kırışıklı ve çizgili bir yüzü vardı. Kürk ve renkli tüylerle örülmüş iki uzun kır saç örgüsü omuzlarına dökülüyordu. Fakat önemli olan yalnızca gözleriydi. Gözleri siyahtı ve sıra dışı delici bir gücü vardı ve şeytanımsı, korkusuz kuvvetinden en ufak kuşkusu yoktu. Adam beyaz kadının gözlerine uzun delici bir nazarla kadının ne olduğunu bilmediği bir şey ararcasına baktı. Kadın adamın gözlerine bakmak ve gardını ayakta tutmak için tüm gücünü topladı. Ama yararı yoktu.” [AAKA-1741: Atını Sürüp Giden Kadın, Atını Sürüp Giden Kadın, D. H. Lawrence, Can Sanat Yayınları, 2016, (s.79)]
“Genç adam kadına baktı ve kadın adamın gözlerinde aynı zayıf alay kıvılcımı gördüğünü sandı.” [AAKA-1741: Atını Sürüp Giden Kadın, Atını Sürüp Giden Kadın, D. H. Lawrence, Can Sanat Yayınları, 2016, (s.76)]
“Genç adamla göz göze geldi ve gözlerinin esrarengiz siyahlığında bir yılanınki gibi ince bir küçümseme kıvılcımı gördü.” [AAKA-1741: Atını Sürüp Giden Kadın, Atını Sürüp Giden Kadın, D. H. Lawrence, Can Sanat Yayınları, 2016, (s.73)]
“Adam kadına kara, ışıldayan acımasız bir bakışla baktı ve onu kesinlikle kadın olarak görmedi. Sanki adam için acayip, ne idüğü belirsiz, anlaşılması olanaksız ama zararlı bir şeymiş gibi.” [AAKA-1741: Atını Sürüp Giden Kadın, Atını Sürüp Giden Kadın, D. H. Lawrence, Can Sanat Yayınları, 2016, (s.73)]
“Adam akşamın olanca ışığında kadının oldukça büyük, sakin, taze görünümlü yüzünde güvencenin o solgun yarı gülümsemesini; iri mavi gözlerinin altındaki mavimsi çizgileri ve adama bakarken gözlerindeki kadınsı gücün yarı çocuksu, yarı kibirli güvenini gördü. Ama kadının gözlerinde garip, kendinden geçmiş bir bakış da vardı.” [AAKA-1741: Atını Sürüp Giden Kadın, Atını Sürüp Giden Kadın, D. H. Lawrence, Can Sanat Yayınları, 2016, (s.72)]
“Kadının bakışını hissedince adam eski hasır şapkasını fırlatıp attı…” [AAKA-1740: Güneş, Atını Sürüp Giden Kadın, D. H. Lawrence, Can Sanat Yayınları, 2016, (s.56)]
“Kimsin sen?” diye kaşlarını çatarak sordu kral. Gözü gencin temiz ve güzel giysilerine takılmıştı. Ama genç ona öylesine güven dolu ve dostça bakıyordu ki sesi yumuşadı.” [AAKA-1720: Başka Bir Gezegenden Garip Haberler, Masallar, Herman Hesse, Can Sanat Yayınları, 2017, (s.116)]
“Çirkin adam şaşkınlıktan donakaldı. Hüzünlü iri gözleriyle gence baktı. Sesi bir hayvanınki gibi tınısız ve çatlaktı. Ama gencin gözlerindeki yürekli güvene ve sevecenliğe karşı koyamadı. Gencin yüzüne uzun bir süre baktıktan sonra sert hatlı asık yüzünde bir tür gülümsemeyi ya da sırıtmayı andıran çirkin ama yine de yumuşak ve şaşkın bir gevşeme oldu. Yerin yedi kat altından çıkıp yeniden doğan bir ruhun ilk gülümseyişiydi bu sanki.” [AAKA-1720: Başka Bir Gezegenden Garip Haberler, Masallar, Herman Hesse, Can Sanat Yayınları, 2017, (s.115)]
“Gözleri de ışıl ışıl olmalı ki, kralın yüreği dayanamasın. İyi konuşabilmesi gerekmez. Gözleriyle konuşabilmeli.” [AAKA-1720: Başka Bir Gezegenden Garip Haberler, Masallar, Herman Hesse, Can Sanat Yayınları, 2017, (s.109-110)]
“Bakışları pek çok sözden daha önemlidir. Her bakışın bir anlamı, anlamların sözden derin, eylemden geniş etkileri vardır. Bazı bakışlar öyle gönendirir, öyle mutlandırır ki, her şeyin eskidiği ve unutulduğu bir sayfada yalnızca o bakışın sevinci anımsanır. Kimi bakışlarsa çok sivri köşelidir, batar, incitir, kanatır, yarası iyileşse de acısı unutulmaz.” (s.77) [AAKA-908: Buket Uzuner-Balık İzlerinin Sesi-Everest Yayınları-2012]
“Bugün kocaman, siyah, yaldızlı gözlerinde flört parıltısı fark ettiği için ayrıca mest olmuştu.” [AAKA-821: Elif Şafak-Araf-Doğan Kitap 2010, (s161)]
“Oysa kız, erkekler dünyasına ait çok az şey bilmesine rağmen, sonuçta bir kadın olduğu için, karşısında yanan gözlerin ayırtına gayet iyi varmıştı.” [AAKA-1051: Jack London-Martin Eden, T.İş Bankası Yayınları-2014 (s12)]
“Kadınlar yüzyıllardır cinsellik denilen şey başladığı andan itibaren gözleriyle konuşurlardı.” [AAKA-1051: Jack London-Martin Eden, T.İş Bankası Yayınları-2014 (s60)]
