Türkiye Milli Olimpiyat Komitesi’nin düzenlemesiyle 1 Ağustos 2015 Cumartesi Çanakkale Anzak Koyu’nda dünyanın birçok ülkesinden gelen 200 civarı yüzücüyü arabalı vapurla açıktan denize bıraktıklarında aralarında ben de vardım. Amacımız Çanakkale Savaşı’ndaki şehitleri anmaktı, bunun için suya atlamadan önce 1 dakikalık Saygı Duruşu’nda bulunduk.
Aslında bize bu yüzme faaliyetinin bir yarış olmayacağı, isteyenin istediği zaman bitirme özgürlüğü olduğunu ve amacın şehitlerimizi ve Çanakkale Savaşı’nı anacağımız için biraz ‘laylaylom’ yüzebileceğimizi ve özellikle tarihte ilk kez Anzak Koyu halka açıldığından denizin dibinde bulunan batıkları da gözlemleyerek keyifli bir şekilde yüzebileceğimizi ifade etmişlerdi.
Kazın ayağı öyle olmadı. Anma töreni sırasında Anzak Koyu’nun açıklarında demirleyen gemiden bıraktığımız çelenkler suda bile hiç oyalanmadan açıklara büyük bir hızla gidince ve etrafımızdaki dalgalara da bakınca organizatörler bu ‘yüzme faaliyetinin’ öyle kolay bir şey olmayacağını bize müjdelediler ve bizi ciddi bir şekilde uyararak ‘Sakın diyagonal olarak Bitiş Bayrağı’na doğru yüzmeyin!! Onun yerinde düz karşıya yüzün ki akıntı ve dalgalar sizi Bitiş’e atsın!!’ dediler. Ve 200 sporcu yüzücü neredeyse can havliyle dalgaların arasında boğuşarak yüzdük ve ancak 35 dakika sonra –ve hiçbir batığa bakacak kadar bile zaman bulamadan- bitişe varabildim. Zorlandım ama müthiş bir deneyim ve keyifti. Tam 100 sene sonra ilk kez halka açılan Anzak Koyu’nda yanımda Avusturalyalılar, İngilizce ve daha onlarca milletten insan yüzmek harika bir deneyimdi. Biz aslında hem şehitlerimizi hem de büyüklerimizin izinden bu sefer göz göze diş dişe değil ama omuz omuza yüzerek kıyıya çıktık!