28 yaşlarındayken yüzmeye merak sardım. Önce Şişli Terakki Lisesi’ndeki (Akatlar, İstanbul) yüzme kulübüne gitmeye başladım ve kendi kendime neredeyse sıfır kondisyonla başlayarak zaman içerisinde 5000 metrelere dinlenmeden yüzecek seviyeye ulaştım. Sonra havuzdaki diğer yüzücü arkadaşlardan gelen önerilerle Kıtalararası Boğaziçi Yüzme Turnuvası’na katılmaya karar verdim. Önce elemelere girdim, geçince de boğazı incelemeye başladım ve gördüm ki ne kadar araştırırsanız araştırın aslında boğazın sularına Kanlıca Vapur İskelesi’nden atlayıp da 6500 metrelik parkurun son 500 metresine geldiğinizde araştırmaların bir faydası kalmıyor, o anda karşınızda Doğa Ana var ve onunla baş başa kalmış var gücünüzle akıntıya karşı sahile doğru yüzmeye çalışırken bir yandan da Doğa Ana’yı ikna etmeye çalışmaktasınız ki sizi bıraksın…ve o merdivenlerden karaya çıkış var ya…o hissin bir benzeri yok. Asya’dan Avrupa’ya yüzmüş bir yüzücüsünüz artık, ‘Kıtalararası Yüzücü’ ünvanına sahipsiniz, ister birinci ister sonuncu olun durum bu.
Bu macerayı 2007, 2008, 2009, 2010, 2011, 2012, 2013, 2014 yıllarında gerçekleştirebildim. Yani arka arkaya 8 sene. Her bir sene bir başka heyecanı beraberinde getirdi. Kimi zaman 1 saatte geçip çok mutlu oldum kimi zamana da çok zorlanarak 1:20 dakikada bitirdiğim oldu. Hiç de yarı yolda kalmadım. Genelde hep yüzde 30’luk dilime giriyordum.